10.04.2014

Normal doğum: korkularımı bu şekilde yendim

Gazetedeki bir makale normal doğumla ilgili bir kadın doğum doktorunun görüşlerini aktarıyordu. Ona göre sezaryenin kötü yönlerini ön plana çıkartmaktansa normal doğumun iyi yönlerini anlatmanın daha önemli olduğunu savunuyordu. İki çocuğumu normal doğumla dünyaya getirmiş bir anne olarak yazdıklarına tamamen katılıyorum. Doğum yapacak aday annelere tavsiyem; doktorunuzla konuşun!

Hamile kaldığımda nasıl bir doğumu istediğimi kendi kendimi sormuştum. Kendi kendime demiştim ki “milyonlarca yıl anneler normal doğumla bebeklerini dünyaya getiriyor. Bunu sen mi yapamayacaksın?” Kendimi olayın merkezine koymaktansa bebek için en iyisinin ne olduğunu düşündüm. 9,5 aydır karnımdaki bebeğini düşünerek hareket ettim, sağlıklı beslendim, egzersizler yaptım, çikolata ve kahveden uzak durdum, sigara içilen ortamlara girmedim. Alışkanlıklarımı tamamen karnımdaki bebeğe göre değiştirdim. Hem de 9,5 ay boyunca. Üstelik doğum sırasında onun bağışıklık sitemini çalıştıran vajinal bakterileriyle tanışacak. En fazla yarım gün süren bir iş için artık onu değil kendimi mi düşünecektim? Bana mantıksız geldi.

Tabi ki ağrısız bir doğum ben de isterdim. Ama doğumun nasıl olacağını kimse bilemez. “Her doğum farklı” çok doğru bir sözdür. İlk oğlumun doğumu hiç beklenmedik şekilde oldukça zor oldu mesela. “Doğuma daha ne kadar kaldı? Bu ağrılar ne zaman biter!” dediğim bir doğumdu. İkinci oğlum planlanan tarihten geç doğunca zor bir doğum bekliyorduk. Ama tam tersi oldu. Birkaç dakikada bitiveren kolay bir doğum oldu. “Hani ağrıyan sancılar yeni başlamıştı…” dediğim bir doğumdu.     

İlk doğumun zor olmasına rağmen ikinci oğlumu da normal bir doğumla dünyaya getireceğimden hiç ama hiç şüphem yoktu. Çünkü bebeğim huzurla rahmimde yatarken, birden birinin tarafından alınması ve uzun bir süre için benden ayrı kalmasına katlanamazdım. Hormonlarımızın istediği zamanda, sakin ve güvenli bir ortamda karnımızdaki bebeğinin hareketlerin yardımıyla dünyaya gelmesi daha güvenli değil mi? Ayrıca doğum sırasında doğum kanalında tanıştığı bakteriler ona ilk bağışıklık kazandırdığını okumuştum. Bilmediği bir dünyaya gelir gelmez benim kollarıma yatması, bildiği kalp atışını hissetmesi ve sesi duyması ona güven vermez mi?

“Doğum bir hastalık değil! Günümüzde doğum bilimine baktığımızda birçok hastanemizde müdahaleli doğumların çok arttığını fark etmemek mümkün değil. Medikalize doğumlar adını verdiğimiz bu doğumlarda annelerin aç bırakılma, lavman, rutin serum takılması, hareket özgürlüğünün kısıtlanması, vajinal kesi olarak bilinen epizyotomi, sürekli bebek kalp seslerinin izlenmesi gibi etkinliği bilimsel olarak kanıtlanamamış birçok rutin müdahaleye zorunlu maruz bırakıldıklarını hepimiz biliyoruz. Hatta bunlara karar verilirken annenin görüşünün bile alınmadığını üzülerek fark ediyoruz.” (Hürriyet aile)

Bunları bende yaşadım. Her şeyden önce epidural anestezi isteyip istemediğime karar vermem gerekiyordu. Bir arkadaşım ilk çocuğunu epidural anesteziyle Almanya’da dünyaya getirmişti ve kesin sözlerle uzak durmamı söyledi. Anestezi fazla geldiği için bir şey hissedemeyip ıkınamamış ve dolayısıyla bebeğin vakumla alındığını anlatmıştı bana. Konunun üzerine okumaya başlayınca gittikçe çok olumsuz yanlarını anladım. Vücudum doğum yapmayı içgüdüsel olarak bilirken ben buna neden karışayım dedim ve tamamen normal ve doğal bir doğuma karar verdim.  

Ama birçoğunu doğumdan önce doktorumla konuşup karar birliğine varmıştık. Örneğin, verilen sancı artırıcı hormonun verildiğini biliyordum. Açıkçası da verilmesini istiyordum çünkü aksi halde ilk sancı doğum sonuna kadar süreç 15 saat değil 24 saatten çok daha uzun sürecekti. Konu lavmana gelince, bunu kesinlikle istemiyordum! Ama doktorumla konuştuğumda bunun yapmadığını öğrendim. Boşu boşuna endişelenmiştim. Aç mı kalacaktım? Sancılar başlayınca istersem hafif ve az bir şey yiyebileceğimi söyledi. Neticede midemin bulanması ve kusmamı istemiyordu.

Onunla başka konularda da hemfikirdik. Öyle olması da gerekiyordu yok ben nasıl içim rahat bir şekilde çocuğumu onunla doğurabilirdim? İleri yaştaki gebeliklerde korkulacak birşeyin olmadığını söyleyen bir doktordu, hayvanları sever ve sakınca görmüyordu, vejetaryen olmam da sorun etmedi. Ayırca eşimin doğumhaneye girmesine de izin verdi. 

İlk doğumda sancılarla hastanede odada beklerken bebeğimin kalp seslerinin izlemesi için daha önce tanıştığım aletin sürekli üstümde kalacağını öğrenince isyan ettim. Çünkü bu yatmam demekti ve yatarak sancılar belime vuruyordu. İki bel fıtığım olduğu için bu ağrı benim için dayanılmazdı. Ayakta durmam ve hareket etmem gerekiyordu. Ayrıca yer çekiminin avantajını kullanmakta ne sakınca olabilirdi ki? Ebelerle bir süre kavga ettikten sonra bu konuda doktorumla o zaman arada bir kalp sesini kontrol etmek için oturacağım konusunda anlaştık. Yani konuşarak tüm noktaları çözmüştüm aslında. İkinci oğlumun doğumunda ebeler de beni biliyordu ve çok rahat oldu.   

“Yani doğum normal ve doğal bir eylemdir. Risksiz gebelik grubundaki birçok gebeden biriyseniz, bu mükemmel işleyişe yapılacak her bir müdahale doğumun mükemmel doğal gidişini bozar… Doğal ve aktif doğum mümkün olduğunca müdahale edilmeden, gerekli duygusal ve fiziksel desteğin sağlandığı ortamlarda yapılan doğumun genel adıdır. Bir teknikten çok bir felsefedir.” diyor makalede. Buna kesinlikle katılıyorum. Doğum mümkün olduğunca müdahalesiz ancak duygusal desteğin önemli olduğunun kanaatindeyim. Duygusal destek doktorumuzla başlar. Benimki çocuğu olan, normal doğumu savunan bir bayandı. Doktorumuza güvenmemiz gerekiyor, aklımıza takılan her ufak noktayı konuşmamız gerekiyor.

İki doğumda eşim yanımda olunca oğullarımı ilk gören eşim oldu. Benim hatırlamadığım veya fark edemediğim bir çok şey sonra bana anlattı. Doğumun tüm sürecinde güvendiğimiz bir kişi yanımızda olması bence doğumun korkutucu yanı çok önemli oranla azaltıyor. 

Doğumunuzun nasıl olmasına karar veriyorsanız bilmiyorum, ama istediğinizi gibi olmasını ve müthiş bir anınız olarak kalmasını dilerim. 

------------------------------
Hayatımda çok zevk aldığım şeylerin arasında bu blogum, Alternatif Anne, Martı Dergisi ve Radikal Blogdaki yazılarım geliyor. Bunun dışında beğendiğim veya paylaşmaya değer gördüğüm her şeyi başta Facebook hesabımdan takip edebilirsin.

Facebook: Xlargeaile veya ben
Google+ sayfamız: 
Xlargeaile
Twitter: @xlargeaile
Instagram: @xlargeaile
Pinterest: xlargeaile

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder